Biterken ikibin onaltı / İlk Yarı

Biterken ikibin onaltı / İlk Yarı


Yine geldi bir son hayatımıza. Beraberinde başlangıçları da getirmek üzere. Koskoca bir yıl, 4 mevsim, 12 ay, 52 hafta, koskoca 365 gün, kaç bin saat, saniye ve saliseler daha bitti, bitmek üzere. Dünya, Güneş etrafındaki bir tam turunu daha bitirmek üzere.
Bu son günde 2016’da neler olmuş hayatımda bir gözden geçireyim dedim. Bu senenin de son yazı(larını)sını paylaşayım bu arada. İlkleri yaşadığım bir yıl oldu 2016. Acısıyla tatlısıyla bir yıl daha bitiyor. Güzel mi güzel günlerimiz de oldu, kötü mü kötü anılarımız da oldu. Sırasıyla anlatacağım sizlere. Hadi başlayalım…

29 Ocak 2016

Amcamın düğünü sebebiyle hayatımda ilk defa hamama gittim. Küçükken bir amcayla rastlaştığımda bana nerelisin diye sormuştu ben de Sivaslıyım deyince hiç hamama gittin mi diye sordu, bende hayır gitmedim deyince sen nasıl Sivaslısın yeğenim demişti. O gün bugündür babama hep derim ama götürmedi hiç. Bu muhabbet aklıma geldi artık biri sorarsa gittim diyebilicem. Kına gecesi sabahında damat amcam, büyük amcam, teyzemin oğlu ve ben hep birlikte hamama gitmiş olduk bugün.

30 Ocak 2016

Senelerdir bizimle yaşayan amcam evleniyordu. Kendisi amcadan daha ziyade abim gibi olan amcam, küçüklüğümden beri hep bizimle olan. Yani en yakınım olan biri ilk defa evleniyordu. 7. Sınıftaki tiyatro gösterimizden sonra hayatımda ikinci takım elbisemi alıp giymiştim bugün.

biterken ikibin onaltı / İlk Yarı


6 Şubat 2016

Çokça sevdiğim ama bir o kadar da kötü olan saçlarımı 3 numaraya kazıttırdım. Teyzemin oğlu abimle beraber aynı anda saçların yanı 1 numara üstleri 3 numara yaptırdık. Bu kadar kısa saçım da ilk defa oldu. Bir daha yapar mıyım Allah bilir. (Bundan 4-5 gün önce de bilardo oynamıştım -ilk defa-, buraya yazayım onu da)

22 Şubat 2016

Resmi olarak artık 18 yaşıma bastığım gün. Evet artık reşit bir insan olmuştum resmi kayıtlara göre. O günün akşamında amcamın aldığı mükemmel pasta ve yazısı unutulmayacak bir doğum gününe sahip olmamı sağladı.

biterken ikibin onaltı / İlk Yarı


Mart 2016

Şubat ayında Edebiyat öğretmenimiz ile bir kısa film çekimi yaptık. İlk defa bir kısa film çekimine dahil oldum. Servet-i Fünun Dönemi’ni anlatan 14 dakikalık bir film çekmiştik. Beyazıt, Çemberlitaş, Sultanahmet, Taksim ve Avcılar’da çekimi gerçekleştirdik. Ben Recaizade Mahmut Ekrem’i canlandırmıştım. Az da olsa güzel zaman geçirmiştik, çekim gayet eğlenceliydi. Hatta ilk çekim gününde sabah başladık 9 gibi akşam 4’e kadar felan mola vermeden işimizi tamamlamaya çalıştık. Doğru düzgün yemek bile yememiştik ama çok güzel zaman geçirdiğimiz aşinaydı.

biterken ikibin onaltı / İlk Yarı
Avcılar Atatürk Evi Müzesi

20 Nisan 2016

Okulumuzda gazete ekibi ve tiyatro ekibi vardı. Bende tiyatroya dahildim. Yine Edebiyat öğretmenimiz ilgileniyordu bizimle. Bugün tüm ekip olarak boğaz turuna gitmiştik. Havanın güzelliği, arkadaşlarla muhabbetimiz taptazeyken unutulmaz bir gün daha yaşamıştık o gün.

biterken ikibin onaltı / İlk Yarı
Bebek Sahil

11 Mayıs 2016

7 aydır çalışıyorduk. Tam 7 ay önce bu yola çıkmıştık. Ekip kalabalık; çalışmalar, denemeler 2. Dönemin başında ekibin yarısı gidince kadro tam oluşmuştu artık. Yerli yerinde roller alındı, çalışmalara tam gaz devam edildi. Ağladık, güldük, kızdık, bağırdık, çağırdık, umutlandık, umutsuzlandık ama pes etmedik. Bu tarihte Kültür Merkezimizde bu oyunu oynayacaktık. Evet tüm ekip buna konsantre olmuştuk çünkü. Tam 4 aydır bu anı bekliyorduk biz. Son çalışmalarımızı yapmıştık, tüm ekip hazırdık artık. Çıkacaktık sahneye ve gösterecektik o pazarlamacıyı, meleği, şeytanı, hırsızları, Mübeccel’i, Ethem’i ve daha nice karakterleri. Sahneye çıkacağımız anlar yaklaşırken heyecanlandık. Sarıldık birbirimize morallerimizi düzelttik. Artık sıra geliyordu. Sıra bana gelmek üzereyken aşırı derecede heyecanlandım ve kuliste arkadaşlarıma aynen şunu dedim ‘’Ben bayılmadım bugüne kadar eğer ki sahnede oldu da bayıldım beni arkaya getirin benden sonraki bölümünüze devam edin.’’ Aynen bu cümleyi söyledim. Sıra geldi ama benim kalbim çıkacaktı. Artık sahneye attım kendimi repliklerimle beraber. Baktım şöyle seyircilere ışık yüzümü alıyor seyircileri rahat bir şekilde göremiyordum heh dedim tamam o anda kalbimin hızı yavaşladı, kendime geldim sahnede. Çok şükür ki iyi bir şekilde bitirdim rolümü. O gün belki de 2016’nın en iyisi diyebilirim. Bir emeğin karşılığını gösterdik insanlara. 

biterken ikibin onaltı / İlk Yarı

 
14 Mayıs 2016

Bahçeşehir Üniversitesi’nde indir.com’un Ödül Töreni vardı. Sabah erkenden kalktım Beşiktaş’a doğru yola çıktım. Cevizlibağ’da metrobüsten inip tramvaya bindim. Son durakta yani Kabataş’ta indim oradan da sora sora üniversiteye gittim tek başıma. Salona girdim yalnız oturuyorum. Önlerde birini gördüm Evren abi mi değil mi diye ikilemde kaldım. Sonra facebook üzerinden mesaj attım abi sende geldin mi diye evet deyince o gördüğüm kişi arkasına bakınca Evren abi olduğunu anladım ve yanına gittim. O gün salonda beraberdik. Öğle arasında yemek yedik, program çıkışı beraberce Taksime geçtik. Simurg Kitabevi’ne uğradık orada bulunan amcayla baya sohbet ettik. Ardından akşam yemeği için Mc’Donalds ararken İstiklal Caddesi’ndeki heykelin karşısında bulunan Burger’a girdik. O gün Evren abiyle güzel bir gün geçirmiştik. Akşam dönerken metrobüste oturarak geldik! Ne şans ama. Subhanallah ilk defa görenler?

20 Mayıs 2016

Tiyatro ve gazete ekibi olarak Polonezköy’e gidecektik piknik için.  Avcılar-Polonezköy tabii yol baya uzun. Büyük otobüs en sevdiğim yolculuk. Sevdikleriniz de yanınızda o anda tabii, düşünün sizden mutlusu yok. Bir terslik çıktı ve Polonezköy’e diye çıkılan rotamız Riva’ya çevrildi. Akşama kadar berabersiniz arkadaşlarınızla. Yiyin, için, oynayın, eğlenin diye. Ne oldu, bitti. O gün de bitti. O kadar yedik, içtik, eğlendik, deniz(göl) bisikletine bindik. Bitti, bu da bitti. Döndük sonra eve. Geriye kalan sadece eskiye dönüp bakmak.

17 Haziran 2016

11. sınıfın son günü. Karneleri alıyorduk. Bir eğitim yılımız daha sona eriyordu. Artık son sınıf öğrencisi olacaktım. O kadar güzel geçen 11. sınıfım bitmek üzereydi. Artık arkadaşlarımla o kadar yakın olamayacaktım. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen insanlarla ayrılık vaktiydi vakit. Onca güzel anı biriktirdik. Şimdi artık sadece fotoğraflarda göreceğiz bu anıları. Bu yılın yaşanmışlığı geçmişte kaldı artık. Neyse ki fotoğraflar bizimle.. 

29 Haziran 2016

2 senedir sadece hayallerimde olan yurtdışı hayalimin gerçekleşeceği gün gelmişti. Yaklaşık 10 gün önce İstanbul-Kuala Lumpur uçak biletini bugün için almıştık babamla. Sabahtan beri eksikliklerimi gideriyorum, aşırı derecede sevinçliyim ve heyecanlıyım. Hayatımda ilk defa yurtdışına çıkacaktım ve ilk defa uçağa binecektim. Gece 2’deydi uçağımız. Akşam saatleri geldi ailecek yemeğimizi yedik. Sohbet, son hazırlıklar felan. Ben duşa girdim, çıktım. Odama geldim üstümü giyerken şarkı dinlemek adetimdir. Telefonun wifi’sini açtığımda gelen birkaç mesaja girdiğimde ‘’Oğuz kardeşim havalimanında patlama olmuş, nerdesin?’’ bu tarz mesajlar vardı. Tabi durdum noldu felan salona gittim baba haber kanalı felan aç bir patlama mı ne olmuş heralde dedim. Atatürk Havalimanı’nda cidden de patlama olmuştu. Ben kendimden geçtim, sinirlendim, sövdüm, saydım, bela okudum. Teröristler yine durmadı güzel ülkeme el uzatmaya çalışmıştı. 1 saat daha sonra patlasa o bomba, belki bu yazıyı yazamıyor olabilirdim ben… O patlamada hayatını kaybetmiş insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz tekrardan, anmış da olalım onları. Ülkemizde gözü olan hainlere de Allah’ın kahrı üzerlerine olması duamız ile !

30 Haziran 2016

Tabii bu kötü olaydan sonra bizde ne yapacağız bilmiyoruz. Türk Hava Yolları da henüz açıklama felan da yapmamıştı. Bugünün öğle saatlerinde haberler düzgün bir şekilde verilmeye başlandı. Bizim dünkü uçağımız bugüne aynı saate ertelenmiş. Dünkü seferle bugünkü seferi tek sefere çevirmişler. Kısmet değilmiş dün, her şerde vardır bir hayır dedik. Benim üzüntümle heyecanım karışmıştı olaydan ötürü. O akşam gittik havalimanına, gece 1 olmuştu artık. Babam ve ben ailemizle vedalaşacaktık, öptüm annemi, amcamı ve kardeşlerimi. 75 gün olmayacaktım buralarda. 2,5 ay boyunca 8500 km uzakta abimin yanında olacaktım.  Allah’a ısmarladık dedik ve uçağa doğru yol aldık babamla. Heyecanım tazelendi, pasaport kontrolü felan derken bindik uçağa. 11 saatlik uçak yolculuğu bizi bekliyordu. Babam yabancı değildi bu yolculuğa ama ben yabancıydım. İlk defa uçağa bindim. Bir de acil çıkış kapısının orasına oturmuştuk önümüz baya boştu, rahattık. Uçak kalkarken kulaklıkla müzik dinledim, bir şey olmasın diye. Çok şükür ki sıkıntısız bir şekilde kalktık ve havada seyirimiz başladı artık. Tamam dedi babam bundan sonra bir şey yok oğlum. Madem öyle iyi o zaman dedim, babamla muhabbet sonrasında kulaklıkla müzik dinliyorum. Önümüzde harita var nerede olduğumuzu gösteren arada sırada ona bakıyorum. 11 saatlik yolumuzda yarım saat ya uyudum ya uyumadım. Çok heyecanlıyım ki uykum gelmedi...

biterken ikibin onaltı / İlk Yarı

Yorumlar

  1. ikinci yarı merakla bekleniyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu hafta tamamlamaya çalışacağım, malum sınavlarım başladı :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar